Türk siyasetinin simge isimlerinden biri olan Alparslan Türkeş, 28 yıl önce, 4 Nisan 1997 tarihinde hayata veda etti. Kendisinin politik mirası ve Türk milliyetçiliğine olan katkıları, hala tartışılmakta ve anılmaktadır. Türkeş'in vefatı, yalnızca siyasi hayatını değil, aynı zamanda Türk milletinin siyasi ve kültürel kimliğini şekillendiren önemli bir dönüm noktasıdır. Bu yazımızda, Alparslan Türkeş’in hayatını, siyasi kariyerini ve vefatından bugüne kadar süregelen etkilerini ele alacağız.
Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917'de Lefkoşa, Kıbrıs'ta dünyaya geldi. 1933 yılında ailesiyle birlikte Türkiye'ye göç eden Türkeş, eğitimine Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde devam etti. 1944'te askeri okulu bitirerek subaylık kariyerine adım atan Türkeş, Kore Savaşı'nda da görev yaptı. 1950'li yılların başında siyasete girmeye karar veren Türkeş, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) kurucularından biri oldu ve partinin genel başkanı olarak uzun yıllar Türk milliyetçiliğini savundu.
Türkeş, Türkiye’nin siyasi tarihinde önemli bir figür olmanın ötesinde, Türk milliyetçiliğini şekillendiren bir lider olarak da öne çıktı. 1960'lı yıllarda, Türk-İslam Sentezi'ni geliştiren ve bu düşünceyi geniş kitlelere yaymaya çalışan Türkeş, yıllar içinde özellikle genç nesiller arasında büyük bir etki yarattı. Onun liderlik ettiği MHP, 1970’li yıllarda Türk siyasi hayatının merkezine yerleşti ve toplumun çeşitli kesimlerine hitap etmeye başladı. Partinin sloganı “Önce Ülkü, Sonra Ülkücü” olarak bilinirken, bu da Türkeş'in milliyetçi duruşunun bir yansımasıydı.
Alparslan Türkeş, uzun bir hastalık döneminin ardından 4 Nisan 1997'de, Ankara'da hayatını kaybetti. Vefatı, Türk milliyetçileri arasında büyük bir üzüntü yarattı, zira kendisi sadece bir siyasi lider değil, aynı zamanda bir fikir adamıydı. Ölümünden sonra, birçok kişi ve kurum tarafından anma etkinlikleri düzenlendi. Alparslan Türkeş’in anısına yapılan bu etkinlikler, onun fikirlerinin hala yaşatıldığını ve Türk milliyetçiliği hareketinin Türkeş’le birlikte yeniden doğduğunu göstermektedir.
Bugün Alparslan Türkeş'in anısına, mezarı Ankara'daki Cebeci Askeri Şehitliği’nde bulunmaktadır. Mezarı her yıl, farklı siyasi görüşlerden insanların katılımıyla ziyaret edilir ve Türk milliyetçileri tarafından anılır. Bu durum, onun fikirlerinin hala toplumda yankı bulduğunu ve etkisinin sürdüğünü gösteriyor. Ayrıca, Milliyetçi Hareket Partisi'nin lider kadrosunda yer alan birçok isim, Türkeş’in mirasını yaşatmaya ve onun fikirlerini devam ettirmeye çalışmaktadır. Türk milliyetçileri, Türkeş’i sadece liderleri olarak değil, aynı zamanda bir düşünce ve yaşam tarzının simgesi olarak da görmekte ve bu doğrultuda anmaktadır.
Alparslan Türkeş’in vefatı üzerinden geçen 28 yıl boyunca, onun mirası sadece MHP değil, Türk milliyetçiliği ve ülkücülük fikirlerinin de gelişmesine denklik teşkil etmektedir. Türk siyasetinde sağlığında edindiği etkiler, günümüzde de farklı şekillerde kendini göstermektedir. Onun düşüncelerinin ve politikalarına dayanan birçok çalışma ve anma etkinliği, genç nesillere aktarılarak Türkeş’in mirasının canlı tutulması hedeflenmektedir.
Sonuç olarak, Alparslan Türkeş’in vefatının üzerinden 28 yıl geçmiş olmasına rağmen, bu yıl dönümü, Türk milliyetçiliği ve ülkücülük hareketi için hala büyük bir önem taşımaktadır. Onun idealleri ve hedefleri, günümüz gençliğine ışık tutmaya devam ederken, Türk milletinin kaderini şekillendiren önemli bir figür olarak hatırlanmayı sürdürecektir. “Önce Ülkü, Sonra Ülkücü” söylemi ve Türk-İslam Sentezi ile bugünün Türkiye’sinde ve geleceğinde de Türk milletinin bir araya gelmesinde etken olmaya devam edecektir.