Antalya'da geçen gün yaşanan aniden bastıran dolu yağışı, yerel halkı derinden sarstı. Yaklaşık 45 dakika süren şiddetli dolu, şehrin birçok bölgesinde hayatı felç etti. Vatandaşlar, gökyüzünden yağan iri dolu taneciklerinin sesini duyduklarında, belki de hayatlarının en zor anlarından birine tanıklık edeceklerini bilmiyordu. İnsanlar, sadece maddi kayıplarla değil, aynı zamanda duygusal çöküntülerle de mücadele etmek zorunda kaldı. Meteorolojik veriler, bu tür hava olaylarının arttığını gösteriyor; ancak kimse bu kadar büyük bir felaketi beklemiyordu.
Dolu yağışı, 18 Ekim 2023 tarihinde sabah saatlerinde ani bir şekilde başlamıştı. Öncelikle hafif şekilde başlayan yağmur, radikal bir değişimle birlikte dolu haline dönüştü. İri dolu taneciklerinin yere düşmesi, hem müzik gibi bir ses hem de şiddetli bir patlama etkisi yarattı. İnsanlar, dışarıda bulundukları sırada korunmak için dükkanlara, araçlarına ve diğer kapalı alanlara sığınmaya çalıştı. Ancak birçok kişi, bu felaketten kaçmayı başaramadı. Özellikle kırsal bölgelerde yaşayanlar, tarım ürünlerinin yerle bir olduğunu, hayvanlarının zarar gördüğünü anlatırken gözyaşlarına hâkim olamadı.
Dolunun ilk etkisi altında kalan mahallelerden biri de Kepez. Burada bir esnaf olan Ayşe Hanım, dolu yağışından hemen önce dükkânını açmıştı. Dolu yağdığında, tezgâhının üzerindeki meyve ve sebzeler anında yok oldu. “Bütün umutlarım yere düştü” diyen Ayşe Hanım, işini sürdürebilecek mi kaygısını taşıyor. “Bir anda bitti her şey, ne yapacağımı bilmiyorum” diyerek içini döktü. Bu durum, sadece Ayşe Hanım’ın değil, pek çok esnafın kaderi oldu. Dolu, Antalya’nın birçok yerinde hasara yol açarak, esnafın ve tarımcıların yüzünü güldürmesi beklenen sezonu adeta kararttı.
Yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda psikolojik bir travma da söz konusu oldu. Dolu yağışının hemen ardından, vatandaşlar arasında yaşanan iletişim kopukluğu ve kaygılar arttı. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar, deprem gibi doğa olaylarının insan üzerindeki etkilerini bir kere daha gözler önüne serdi. Dolu sonrası kaygı yaşayan birçok kişi, üst üste gelen evrak işlerinin ve ikincil kayıpların yarattığı stres ile başa çıkmaya çalışıyor. Antalya’da yaşayan Mehmet Bey, “Hayvanlarımızı, ürünlerimizi kaybettik. Şimdi ne olacak? Nasıl geçineceğiz?” diyerek çaresizliğini dile getirdi.
Devletin yardımları henüz netleşmedi ve birçok kişi, başvurularını yapmak için kuyruklar oluşturdu. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın olay sonrası yaptığı açıklamalar, bazı insanların umutlarını yeşertse de, diğerleri için kayıpları geri getirecek bir çözüm sunamadı. “Bir daha bu tür olaylar olmayacak mı?” sorusu ise herkesin aklındaki en büyük endişe olarak beliriyor. Günümüz iklim değişikliği ile beraber, dolu yağışlarının artması mı bekleniyor? Gözyaşları içindeki insanlar, merakla bu sorunun cevabını bekliyor.
Antalya’da yaşanan bu felaket, sadece bir hava durumu olayı değil; aynı zamanda bir toplumsal travma yaratmış durumda. Aniden bastıran doğa olayları, insanları hazırlıksız yakalayabiliyor. Bu tür durumlarda, halkın bilinçlendirilmesi, afet yönetim sistemlerinin güçlendirilmesi ve doğru önlemlerin alınması gerekiyor. Herkes, Antalya’nın yaşadığı bu dolu felaketinin bir daha yaşanmaması için el birliği ile hareket etmeli, yaralar sarılmalı ve dayanışma içinde olmalıdır.
Son olarak, Antalya’daki bu talihsiz olay, bir kez daha bize doğanın gücünü hatırlattı. Aynı zamanda, toplumsal dayanışmanın ön plana çıkması gerektiğini de gösterdi. Yağışlar sonrası oluşan yaraların sarılması ve insanların pskolojik olarak kendilerini yeniden toparlayabilmeleri için destek sistemlerinin yeterli düzeyde oluşturulması elzem. Hem yerel yönetimler hem de devletin bu tür felaket durumlarında halkın yanında olmaları, gelecek kaygılarını bir nebze olsun hafifletebilir.