Hayat, bazen insanları beklenmedik yerlerde buluşturur ve farklı kültürlerin bir araya geldiği anlar, ilham verici hikayelere dönüşebilir. Bu tür hikayelerden biri de 22 yaşındaki Fatoumata'nın hikayesi. Gana’nın sıcak ikliminden, Karadeniz’in serin rüzgarlarına gelen Fatoumata, ailesinin desteğiyle Türkiye’de tıp eğitimi almayı başardı. Bu süreç, onun yalnızca meslek seçimi değil, aynı zamanda kişisel gelişimi açısından da büyük bir yolculuk oldu.
Fatoumata, Gana’daki okul hayatını başarıyla tamamladıktan sonra, uluslararası bir tıp eğitimi almak için Türkiye’ye gelmeye karar verdi. Ailesi, kızlarının eğitimine büyük önem veriyordu ve onu desteklemek için her türlü çabayı gösterdiler. Türkiye'deki tıp fakültelerinin sunduğu eğitim kalitesi ve mezuniyet sonrası kariyer fırsatları, Fatoumata’nın bu kararı almasında büyük etkendi. Rize Üniversitesi’nin tıp fakültesi onun hayallerinin gerçeğe dönüştüğü yer oldu.
İlk başta yabancı bir kültürde yaşamanın zorluklarıyla karşılaşan Fatoumata, Türkçe dilini öğrenmenin yanı sıra, yeni arkadaşlıklar kurarak kendini bu yeni ortamda kabul ettirmeyi başardı. Uyumu sağlamak için çaba sarf etmesi gerektiğini biliyordu. Rize’de geçirdiği ilk aylarda, yerel halkın sıcak karşılaması ve yardımcı olma istekliliği, onun adaptasyon sürecini oldukça kolaylaştırdı. “Alışmaya çalışırken, insanların yardımseverliği beni çok mutlu etti,” diyor Fatoumata.
Tıp eğitimi boyunca zorlu bir süreçten geçen Fatoumata, derslerde gösterdiği başarı ile öğretmenlerinin takdirini kazandı. Özellikle halk sağlığı konusundaki dersleri, ilgi alanlarının başında geliyordu. “İnsanların sağlıklarına önem vermek, benim için çok önemli bir hedef. Bilgi edinmek ve öğrendiklerimi toplum için faydalı hale getirmek istiyorum,” açıklamasında bulunuyor.
Mezuniyet süreci yaklaşırken, yalnızca akademik başarı değil, aynı zamanda staj ve sosyal sorumluluk projelerine katılım da önem kazandı. Rize’deki çeşitli sağlık kuruluşlarında gönüllü olarak çalışan Fatoumata, hem yerel halkla iç içe oldu hem de uygulamalı eğitim aldı. Bu süreç ona, tıbbın tylko bir meslek olmadığını, aynı zamanda bir yaşam biçimi olduğunu öğretti. “Hekim olmak, insanların hayatlarına dokunmak demek. Her gün yeni bir şey öğreniyoruz ve bunu insanlarla paylaşmak benim için çok değerli,” diyor.
Sonunda, tıp fakültesini başarıyla bitiren Fatoumata, mezuniyet töreninde ailesinin ve arkadaşlarının yanında olmasının sevincini yaşadı. Diplomayı alırken hissettiği gurur ve mutluluk, onun yıllar süren emeklerinin bir sonucu olarak hafızalarda kalacak. Gana'dan Rize’ye uzanan bu yolculuk, birçok genç insana ilham kaynağı olabilir. “Sınırları aşmak için cesur olun,” diyor. Fatoumata, tıp alanında kariyerine devam ederken, hayalindeki hedeflere ulaşmaya ve diğer gençlere ilham vermeye kararlı.
Sonuç olarak, Fatoumata’nın hikayesi, azim ve kararlılığın ne kadar güçlü olabileceğinin bir örneği. Farklı kültürlerden gelen insanların, kendi yollarında sağlıklı bireyler ve toplumlar oluşturmak için neler yapabileceğini gösteriyor. Gelecekte, Gana’dan gelen bu genç kızın, uluslararası alanda tanınan bir doktor olacağına dair inancımız tam. Onun hikayesi, belki de aklındaki hayali gerçekleştirmek için harekete geçmek isteyen bir genç için ilham olmayı sürdürecek.