Bu yıl, Türkiye ile Rusya Federasyonu arasındaki diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı kutlanıyor. Tarih boyunca pek çok iniş çıkışa tanıklık eden bu ilişkiler, iki ülke arasında oluşturulan karmaşık sosyal, ekonomik ve siyasi dinamikler ile şekillendi. Tarihsel bağlar, ortak çıkarlar ve stratejik işbirlikleri, bu iki ülkenin ilişkilerini zaman zaman güçlendirirken, bazen de gerilim unsurları oluşturdu. Ancak, 105 yıl sonunda Rusya-Türkiye ilişkileri, uluslararası arenada bir denge örneği olarak önemli bir noktaya geldi.
Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin başlangıcı, 1918 yılındadır. Çarlık Rusyası ile Osmanlı İmparatorluğu, çeşitli savaşlar ve çatışmalar yaşamış olsa da, bu ilişkilerin temelleri, iki ülkenin jeopolitik stratejileri ve bölgesel etkileri ile büyük ölçüde şekillendi. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise, özellikle Soğuk Savaş dönemi neticesinde iki ülkenin ilişkileri, ideolojik farklılıklar sonucu oldukça karmaşık bir yapı kazanmıştı. Bu dönemde, Türkiye NATO'ya katılırken, Sovyetler Birliği, bölgedeki etkisini artırmak için çeşitli hamlelerde bulundu.
1980'lerin sonlarına doğru Sovyetler Birliği'nin çöküşü, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri yeni bir boyuta taşıdı. Özellikle 1992 yılında iki ülke arasında imzalanan dostluk anlaşması, ilişkilerin normalleşmesinde önemli bir adım oldu. Ekonomik işbirlikleri ve ticaretin artması, karşılıklı ziyaretler ve üst düzey diplomatik temaslar, ilişkileri daha da ileriye taşıdı.
Günümüzde, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkiler, enerji, turizm, savunma sanayi ve birçok diğer alanda sıkı işbirliklerine dayanmaktadır. Özellikle doğalgaz ve petrokimya sektörlerinde Türkiye, Rusya'nın en büyük pazarlarından biri haline gelmiştir. Türk Akımı doğalgaz hattı, iki ülke arasındaki enerji işbirliğinin sembolik projelerinden biri olarak öne çıkıyor. Aynı zamanda, Türkiye'nin Rusya'dan S-400 hava savunma sistemi alması, NATO üyeleri nezdinde tartışmalara yol açmış fakat iki ülke arasındaki bağı daha da güçlendirmiştir.
Turizm de iki ülkenin ilişkilerinde önemli bir yer tutuyor. Rus turistler, Türkiye'nin Akdeniz sahillerine akın ederek, ülke ekonomisine büyük katkılarda bulunuyor. Ayrıca, son yıllarda iki ülkede yapılan çeşitli kültürel etkinlikler ve festivaller, halklar arası ilişkilerin geliştirilmesine yardımcı olmaktadır.
Ancak tüm bu işbirliklerinin yanı sıra, Suriye'deki iç savaş ve Kafkasya'daki gerilim gibi uluslararası meseleler, zaman zaman iki ülke arasında gerginliklere neden olmuştur. Rusya'nın Suriye'deki askeri varlığı ile Türkiye'nin kendi ulusal güvenlik kaygıları, iki ülke arasında bir denge arayışını zorunlu hale getirmiştir. Bu durum, her iki tarafın diplomatik görüşmelerde daha dikkatli bir yaklaşım sergilemesine yol açmıştır.
Sonuç olarak, 105 yıllık bu diplomatik ilişki, sadece iki ülkenin değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerin de ne denli karmaşık ve çok taraflı olduğunu göstermektedir. Denge unsurları, karşılıklı çıkarlar ve stratejik işbirliği, Rusya ve Türkiye’nin global arenada nasıl bir duruş sergilediğinin en önemli göstergeleridir. İleriye dönük olarak, bu ilişkilerde ne gibi gelişmeler yaşanacağı, dünya siyasi dinamiklerinin de bir yansıması olarak değerlendirilecektir.
Sonuç olarak, tarihi boyu iniş çıkışlarla dolu olan Rusya-Türkiye ilişkileri, birbirine bağımlı hale gelmiş ve uluslararası sistemdeki dengenin sağlanmasında kilit bir rol oynamıştır. İlişkilerin geleceği, hem bölgesel hem de küresel perspektif açısından büyük bir önem taşımaktadır.