Ukrayna'nın lideri Vladimir Zelenski, son dönemde yurt içi ve uluslararası arenada ciddi eleştirilerle karşı karşıya kalıyor. Eleştirilerin odağında, onun yönetiminde gerçekleştirilen hamlelerin, geçmişteki Rusya yönetimi tarafından uygulanan baskıcı politikalarla örtüşmesi yatıyor. Özellikle, muhalefete yönelik sert tutumlar, ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar ve medya üzerindeki baskılar, Zelenski'yi kendi selefi Petro Poroşenko ile benzer bir yönetim anlayışı izlemekle suçlamalarına neden oluyor. Eleştirmenler, Ukrayna'nın demokrasi ve insan hakları konusundaki ilerleyişinin tehlikeye girdiğini öne sürüyorlar.
Zelenski, göreve geldiğinden beri reformlar ve Avrupa Birliği ile entegrasyon hedefleri ile tanınıyor. Ancak, bu süreçte sergilediği tavırlar, birçok insan hakları izleyicisi tarafından eleştirilmekte. Özellikle, muhalefet partilerinin kapatılması ve bağımsız medya kuruluşlarına yönelik baskılar, Ukrayna'nın demokratik geçmişine gölge düşürmektedir. İnsan hakları savunucuları, bu tür uygulamaların, Rusya'nın otoriter yönetim anlayışına benzer bir çizgide seyretmesi nedeniyle endişelidirler. Zelenski, geçmişteki siyasi rakiplerine karşı izlediği sert tutum nedeniyle, insanları demokrasi mücadelesinde daha az cesaretlendirir hale geldiğinde vurgulanıyor.
Bunun yanı sıra, Zelenski'nin iktidara gelmeden önce vaat ettiği şeffaflık ve hesap verebilirlik, gün geçtikçe azalıyor. Uzmanlar, bu durumun gelecekteki siyasi iktidar yapıları üzerindeki etkilerini de sorguluyorlar. Ukrayna'nın tarihsel süreçteki siyasi ikilikleri, mevcut yönetimin otoriter bir kimlik kazanması durumunda daha da derinleşebilir. Özellikle, seçim dönemlerinde yaşanan manipülasyonlar ve halkın iradesinin hiçe sayılması, Zelenski'nin yönetiminin ciddi bir tehdit oluşturabileceğine işaret ediyor.
Sonuç olarak, Zelenski’nin eleştirileri, yalnızca kişisel bir bakış açısıyla değil, aynı zamanda Ukrayna demokrasisi ve insan hakları açısından da ciddi bir meseledir. Rusya'nın yönetimiyle kıyaslandığında, Zelenski'nin bazı uygulamaları, demokrasiden ödün verme ve otoriter yönetim anlayışını kabullenme riski taşıyor. Bu koşullar altında, toplumun her kesiminin dikkatli olması ve izlenimlerini aktif olarak ifade etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, geçmişte yaşanan hataların tekrarlanması kaçınılmaz olabilir.